Şimdi, şu kredi derecelendirme kuruluşları tarafından notlar indirildi, görünümler durağandan  negatife çevrildi de,  galiba pek ciddiye alan da olmadı. Çünkü görünüşe bakılacak olursa bağışıklığı sağlam bir duruş görünüyor. Hatta  piyasalar adeta  açıklamaları tekzip edercesine karşılık verdi.

Ardından bankalara yönelik ekstra bir açıklama daha geldi. Yani ülke  ile ilgili  görünüm çevirmeler kesmemiş olacak ki, ülke içindeki kuruluş ve kurumların  durumuna ilişme ihtiyacı hasıl olmuş.

Meselenin asıl bir başka dikkat çeken tarafı da; bu not ve  görünüm işleriyle iştigal edenler arasında  Türklerin  bulunduğunun söyleniyor olması.

Peki, böyle şekillendirilen bir görünüm tablosu karşısında yabancı yatırımcıların tavrı ne olabilir?

Bakıyorum da, mesela, Gelibolu, Lapseki arasında yapılacak olan ve 18 Mart tarihinde temelinin atılması planlanan Çanakkale 1915 köprüsü için çok sayıda yabancı firma teklif vererek sıraya girmiş.

Diğer tarafta, Birleşik Arap Emirlikleri merkezli bir grup Türkiye genelinde yüz milyar dolar civarında yatırım yapacağını açıkladı. Yine Körfez ülkelerinden başka bir kuruluşun önümüzdeki dört yıl içerisinde yirmi milyar dolarlık yatırım için çalışmalarını sürdürdüğünü deklare etmiş olması görmezden gelinebilir mi?

Avrupa’da, yatırım öncüsü olmak

Bakıyorsunuz, memlekette otuz yıl önce kaynak bulunamadığı için konuşulmaktan öteye geçemeyen bir düşünce, proje haline gelmiş ve Osman Gazi köprüsü, Gebze-İzmir otoyolu ile birlikte hayata geçmiş. Ardından da İstanbul boğazında Yavuz Sultan Selim köprüsü açılmış.

Yine mesela; Avrasya tüneli, Marmaray projesi, yapımı devam etmekte olan üçüncü havalimanı projesi, bütün bunların hepsi ayrı bir öneme haiz. Ve  de bunlar alt alta  konulduğunda bakıyorsunuz ki, İki yıllık süre içinde on sekiz milyar dolar civarında yatırım yapılmış.

Tabii, ister istemez merak ediyor insan; Avrupa ölçeğinde böyle bu kadar yüksek bir meblağ, yani on sekiz milyar dolarlık yatırım yapılan başka bir ülke var mı acaba?

Başka bir soru, güvenlik meselesi ile birlikte, böyle bu şartlarda büyüyebilmeyi başarabilen kaç ülke sayılabilir?

Yatırım cazibesi yaratmak

Şunun şurasında daha altı ay önce darbe girişimi yaşandı… Meclis bombalandı… İnsanlar öldürüldü… Binlerce insan yaralandı… Terör üretim odakları bununla yetinmemiş olacak ki, müteakip olarak ardı ardına bombalı saldırılar meydana geldi. Bütün bu acılara, acıların yaratmış olduğu sıkıntılara rağmen ekonomi çok kısa bir sürede toparlanabildi. Hatta bırakın toparlanmayı, cazibe yaratabilir hale geldi. Nitekim Brezilya’dan, Japonya’dan büyük montanlı yatırımlar ülkeye giriş yaptı. Şimdi 2017 Ocak ayı itibari ile ihracat rakamlarına bakıyorum da yüzde on beş dolayında artış göstermiş. Hacim olarak on milyar doların üzerinde seyrediyor.

Bütün bunların yanı sıra nisan ayı itibariyle yapısal reformlar yönünde atılacak olan adımlar düşünüldüğünde de, elbette; yaratılmak istenen tablodan çok farklı bir görünüm ortaya çıkması muhtemeldir.

İşte bu yüzdendir; onların, güneşi balçıkla sıvama girişimine yönelmeleri!