Dijital Dönüşüm Derneği Başkanı İsmail Hakkı Polat, kripto para birimlerinde son dönemlerde görülen yükselişlerle gelen yatırımcı ilgisinin, Türkiye’nin de dahil olduğu birçok ülkeyi bu konuda çözüm üretmeye zorladığını belirterek, “Türkiye, kripto paralara sadece bir yatırım aracı olarak değil, dijital girişim sermayesi fonlama aracı, ticaret akışını tabana yaygınlaştırıp hızlandıracak bir inovasyon ve inovasyon ekosistemi olarak bakabilmeli.” dedi.
Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü Öğretim Görevlisi görevini de üstlenen Polat, AA muhabirinin, kripto para piyasasına ilişkin sorularını yanıtladı.
Dünyada yaşanan son gelişmelerden, finans sektörünün de etkilendiğini belirten Polat, farklı yatırım aracı arayışlarının arttığına ve son dönemde kripto para piyasasının 500 milyar dolara ulaştığına dikkati çekti.
Yılbaşında 18 milyar dolar civarında olan kripto para piyasasının, eriştiği hacim ve yaygınlık itibarıyla finans kurumlarının yakın takibini aşarak, devletlerin radarına da girmeye başladığına işaret eden Polat, “Yatırım ve tasarruf sahiplerinin bu alana yönelmesinden endişelenen ülkeler, kripto paraların vergi ve maliye politikalarına nasıl bir etkide bulunacağı, mevzuatta nasıl bir kategoride tanımlanacağı ve en önemlisi devletin gelirlerine nasıl etkileri olacağına ilişkin çalışmalar hızlandı.” diye konuştu.
“Ülkelerin kripto para vergilendirme usulleri”
AB ülkelerinde kripto para kazanç tanımlamalarının farklılık gösterdiğine değinen Polat, Almanya’da bir kıyas birimi bağlamında yapılan “özel para”, İngiltere’de ise “yabancı para birimi” olarak isimlendirildiğini ve kazançların da “spekülatif işlem kazancı” olarak vergilendirildiğini aktardı. Kripto para kazançlarına ilişkin henüz bir uygulama geliştirmeyen devletlerin de gelişmeleri izlediğini dile getiren Polat, ancak son dönemdeki yükselişlerle gelen yatırımcı ilgisinin, Türkiye’nin de dahil olduğu birçok ülkeyi, bu konuda çözüm üretmeye zorladığını vurguladı.
Kripto paralara ilişkin, geleneksel mevzuatlar üzerinden yapılacak tanımlamaların ilk başta gelir açısından “kazanç” sağlayacak gibi görünse de uzun vadede ülkeye vizyon kaybettirebileceği eleştirisinde bulunan Polat, dijital para Bitcoin ya da türevlerini emtia olarak tanımlamanın, kripto para alım-satımları yapanlardan gelir vergisi almanın, dijital dünyada denetlemenin zor olduğuna ve yatırımcıları yabancı borsalara yönlendirebileceğine dikkati çekti.
“TLCoin, altın yumurta çiftliğine dönüşebilir”
Polat, bu noktada Türkiye’nin kripto paralara sadece bir yatırım aracı olarak değil, dijital girişim sermayesi fonlama aracı, ticaret akışını tabana yaygınlaştırıp hızlandıracak bir inovasyon ve inovasyon ekosistemi olarak bakabilmesinin ülke ekonomisi için yararlı olacağı görüşünü savunarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Çünkü böylesi bir bakış, kağıttan dijitale evrilmiş hızlı dolaşımı sağlayacak bir TLCoin (geliştirilebilecek kripto para) ve onun etrafında konumlanmış kurumsal kripto paralar aracılığıyla, yüksek oranlı gelir vergileriyle kesilecek tavuk yerine, hızlı dolaşımdan alınacak küçük komisyonlar üzerinden devlete çok daha fazla gelir getirebilecek bir altın yumurta çiftliği olabilir. Üstelik kripto paraların BlockChain (Blok zincir: şifrelenmiş işlem takibi sağlayan dağıtık veri tabanı) altyapısı sayesinde yapılan tüm işlemler açık defter üzerinden izlenecek ve komisyonlar da her ticari işlem ya da alışveriş sırasında stopaj olarak doğrudan kesilip devletin dijital varlık kasasına aktarılabilecek şekilde de tasarlanıp geliştirilebilir.”
Polat, gelişmiş ya da gelişmekte olan hiçbir ülkenin, kripto para piyasası dışında kalmasının mümkün olmadığının altını çizerek, söz konusu paraların devletler için nasıl etkin bir gelir kalemi haline gelebileceğine ilişkin formüller geliştirilebileceğini dile getirdi.